10 HAFTA VE BİLİÇ ANALİZİ

05.11.2013 14:10

Ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz atasözüne çok itibar ederim, sabırla 10 hafta "işi" gözlemledim.

İşin başlangıcına inecek olursak Önder Özen'in sezon öncesi çerçeve olarak çizdiği "hoca" tanıma gitmemiz lazım.

Ya birçok şeyi başarmış olduğu kağıt üzerinde tescilli ya herşeyi başarma potansiyeli olduğuna herkesin hemfir olduğu bir hoca arıyorum.

Slaven Biliç'in kağıt üzerinde tescilli bir başarısı olmadığına göre onu ikinci tanım içerisinde değerlendirmek lazım.

BÜYÜK HOCA NEDİR?

Her hocanın ayrı yoğurt yeme şekli vardır. illa "iyi insan" olmak zorunluluğu bence yoktur ama iyi insan olmak her zaman iyi bir şeydir.

Biliç hakikaten iyi bir insan, bu iyilik iletişimine yansıyor, bu enerjiyi kitlelere yayabiliyor, boylu poslu, yakışıklı, bu kısım kusursuz.

Eğitimli, kafası çalışıyor, yeniliklere, düşünmeye , tartışmaya ve gelişime açık, eminim bir vadede 360 derece BÜYÜK HOCA potansiyeli var.

Saha içi geometrisi ve matematiğini biliyor, uygulatabiliyor, büyük oyunlar ortaya koyabildiğine 2-3 maçta şahitlik ettik, yeterli kanıt var. 

Takımın koşu mesafeleri ligin tarihi rekorlarını kırmış durumda, çalıştırma ve fitness işini bilmiyor demek imkansız hatta cahillik olur.

FAZLA MI DELİKANLI?

Takım yönetiminde çok adil ve hiyerarşik bir sistematiği var. Hiçbir oyuncu niye ben oynamıyorum diyebilecek bir hakka sahip değil çünkü sistem, şekil ve kriter çok net belli... 

Bu noktada analizi kesip biraz şahsi tecrübeme dönmek zorundayım, aynı yaşta aynı ülkede yaşamış çok iyi bir Karadağlı dostum vardı, çok büyük bir şirketin genel müdürü çok başarılı bir yugoslavdı.

Kes-kopyala-yapıştır = BİLİÇ

Çok delikanlı, çok dürüst, akıllı...Pek esnek değildi.

Bilimsel doğrulara asla ihanet etmez, haksızlıklara karşı tamamen isyankar, eyyamcılıktan nefret eden.

Hani "özür dilerim" de affedelim dense, nesine özür dileyeceğim diyen türden, Biliç gibi.

VAROŞ SİRKİNDE DELİKANLILIK

Adamın dibi kavramının karışık olduğu bir futbol ortamı mevcut ülkemizde.

Delikanlıyım diye atan tutanların sonra neler yaptığı ortada, bu sirk GÜNLÜK yürür, esnek olmak gerekir.

Günlük, hatta anlık menfaatler GÜNÜ KURTARIYORSA elinin tersiyle itilecek LÜKSLER değildir.

O gün menfaat neyi gerektiriyorsa BAZEN itibar etmek lazım.

Özür dile cezan kalksın, ısınırken adam sakatlanırsa çağır tribünden diğer yabancıyı, ayıp değil bu ülkede.

Eğitmeye çalıştığın oyuncuya 5 dakika muhtaç olursan, oyuna sokup günü kurtarmaktan tereddüt etme.

Maçı kurtaracaksa, oyun disiplininden 5 dakika kopmak zarar vermez.

Bunun gibi şeylerin altını çizmek istiyorum, EVET yaptıkları aslında doğru, HAYIR ama bu ülkede değil...

TRANSFER YETİSİ

Aslında "Büyük Hocalık" mevhumu döner dolaşır aldığın adamlara, kurduğun takıma ve alacağın kupalara bağlanır.

Hatice önemsizdir, tek önemli olan neticedir.

Biliç'in bireysel olarak ısrar ettiği ENERAMO - ATİBA ikilisinden henüz bir gözlem yapamadım, felsefesi fikir olarak doğru ama Eneramo uygulaması hafif tuhaf oldu.

Transfer yetisini biraz daha gözlemlemek lazım. 

Evet, bence BİLİÇ sezon başında çizilen çerçeveye uyan bir isim, ama HENÜZ büyük hoca değil.

Ne zaman Beşiktaş'ı şampiyon yaparsa o gün büyük hoca olur, zaten kendisi biliyordur bunu.

Akıllı, eğitimli, iyi , öğrenmeye açık bir insan olduğunu düşündüğüm için kontrat süresince ben şahsen kendisini destekleyeceğim.

Biraz esnemesi ve pratik çözümler üretme konularında kendini geliştirmesi şart.

Yoksa bu piyasada çırak çıkar...

RÜZGAR SAĞNAK